www.MABETH.net

Müziğin ve Şiirin Mabeth'ine hoşgeldiniz

15 Mayıs 2009 Cuma

Sevgiliye Mektuplar




Bugün bana dedin ki;
"Rüyamda seni gördüm
Kalabalığın içinde öylece gerçek gibiydin
Gözlerime baktın, bir şey söylemeden
Kavuşmuştuk"

Rüyandaki ben bile sana kavuşurken
Bendeki bu ayrılık, bu uzaklık neden
Suretine hasret günlerim var
Sensizlikler biriktiriyorum
Hüzünlerimin üzerine koyarak
İçimdeki sensizliği ve sessizliği
Yaşıyorum acı dolu zamanlarımda
Kavuşacağım günü beklerken

Rüyandaki ben, bendeki sen
Uzaklıklar ayıramaz artık bizi
Zaman ve mekan kavramlarının üzerinde
İlahi bir aşk bizimkisi...

Mustafa Akbulut
Sevgiliye mektuplar
15.05.2009

12 Mayıs 2009 Salı

Liseye Veda


Şükran Ülgezen'e Veda


Ellerim üşüyor ve gözlerim sulanmış,
Yapacak hiç bir şey yok
İmkanların imkansızlığında yüreğim
Sancılı, kırılmış ve öylesine hüzün dolu
Yalvarıyorum bitmesin diye
Ama , bir sona doğru gidiyoruz
Başı belli bir son
Dudaklarımın arasında bir veda şarkısı
Kulaklarımda uğultusu hiç dinmeyen çığlıklar
Saçlarımın arasında hafif bir rüzgar esiyor
Ayrılıktan yana ve ona ait
Ses kesilmiş, kimsecikler konuşamıyor
Biliyoruz hepimiz, veda zamanının geldiğini
Yine ses yok…
Şöyle bir bakıyorum,
Okulun boş ve soğuk koridorlarına,
Boş derslerde bağıra bağıra şarkılar söylediğimiz günleri
Gözyaşlarımızı, kahkahalarımızı ve her günü
Birden hatırlıyorum
Sınıfımıza bakıyorum, ayrılık dolu gözlerle
Dört yıl önce çocuk yüreğiyle geldiğimiz sınıftan
Yine bir çocuk yüreğiyle ayrılıyoruz
Ama büyümüş bir çocuk
Dedim ya sonuna geldik bu yolun
“Arkadaşlar” diyerek başlıyorum sözlerime
Fakat bitiremiyorum
Kelimeler boğazımda dizili
Gözyaşlarım yüreğimden yüzüme
“Güle güle” kelimesi çıkıyor en son,
Oysa her defasında tekrar görüşmek için söylenen bu söz
Bu kez bitişin, sona gelişin yani ayrılığın tanığı olarak ,
Dudaklardan yavaş ve sessizce çıkıyor
“Güle güle arkadaşlar güle güle”

Mustafa Akbulut
Haziran 2000-Liseye Veda Ederken...




Şimdilerde işyerimde öğle tatiline çıktığımda bazen gözlerimi kapatıyorum ve açtığımda kendimi Kadir abinin kantininden aldığım kola ve tostu yerken buluyorum ve o zamanki gibi hiç bıkmadan dolaşıyorum okulun etrafında. Hep tanıdık yüzler geliyor gözümün önüne, selam veriyorum hepsine. Gözlerimi açıyorum işyerindeyim. Tekrar kapatıyorum tekrar Şükran Ülgezendeyim. Okulun koridorlarında yürüyorum, seni görüyorum, hepinizi görüyorum, gözyaşlarımı gizleyemiyorum, gözlerimi açıyorum. İşyerindeyim yine. gözlerimi kapatıyorum Şükran ülgezendeyim, sınıftan içeri giriyorum, hepinizi görüyorum, gözyaşlarımı gizleyemiyorum, hepinizi çok seviyorum, çok seviyorum.... Gözlerimi açıyorum şirketteyim.Sonra bu böyle olmaz deyip dışarı çıkyıorum, Beşiktaş-Sarıyer minibüsüyle İstinyeye iniyorum. Tersane durağında iniyorum.Merdivenlerden aşağı inerek kapıdan içeri bakıyorum, beni içeri almıyor bekçi dayı.
Kapıdan içeri bakıyorum hep yabancı yüzler.Ben yine gözlerimi kapatıyorum, okulun bahçesindeyim, yine hepinizi görüyorum hep tanıdık yüzler, gözyaşlarımı gizleyemiyorum. Gözlerimi açıyorum, okulun kapısındayım, geri dönüyorum. Hepinizi çok özlüyorum...

2007-İstanbul/Maslak

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Gece Yarısı Saat Birdi



Gece yarısı Saat birdi
Altı mayıs bindokuzyüzyetmişiki
Soğuk mapushane koridorlarında ayak sesleri
Devrimciliğin olanca ateşi sarmıştı yürekleri
Tam bağımsız bir Türkiye sevdasının öyküsü
Mevsim ilkbahardı
Ama kış sessizliği vardı
Çiçekler boynu bükük açmışlardı
Belki de Ankara bu kadar soğuk görmemişti hayatında
Gece esir almıştı, umutlarımızı, sevdalarımızı
Sanki hiç gündüz olmayacak gibiydi
Yıldızlar bile küsmüş, parlamıyorlardı
Bir zırh gibiydi üzerindeki parkası
Yürüyüş, sona değil, başlangıca
Yirmi beş yaşında armağan etmek bedenini
Ve hiç başını eğmeden, yürümek tüm halklara

Gece yarısı saat birdi
Altı mayıs bindokuzyüzyetmişiki
Ne güzel de yakışırdı parkası
Meydanlarda hemen tanırdınız onu
En önde, gözlerinde bağımsızlık türküsü söylerdi
Durmadan, korkmadan, bıkmadan
Köylüler, işçiler değil miydi sevdalısı
Tek derdi Tam bağımsız Türkiye değil miydi?
O zamanlardan görmemiş miydi bu günkü manzarayı
Mustafa Kemal’e yürürken yine en önde
Koca bir yürek, henüz yirmi beşinde
Asılır yine tüm düşünceler
Asılır da ölüm uğramaz olur
Gözyaşlarımız deniz olur
Bir türkü söyler dillerimiz
Yırtar atmosferi, içimize sığmaz olur

Gece yarısı saat birdi
Altı mayıs bindokuzyüzyetmişiki
Ölen sadece bedenlerdi
Düşünceler dalga dalga yayılıp
Hüseyin oldu, Yusuf oldu, Deniz oldu
Karanlıklar korkutmaz artık bizleri
Geceyi yırtarcasına büyüyen ateş, hiç sönmeyecek gibi
Bir demli çay, bir cigarayla oturup şöyle
Rodrigo’yu dinlemeli
Gece yarısı saat birdi
6 Mayıs ikibinsekiz
Şimdilerde hep o şiiri okuyorum;
'Delikanlım,
iyi bak yıldızlara.
Onları belki bir daha göremezsin.
Belki bir daha
yıldızların ışığında kollarını
ufuklar gibi açıp geremezsin
Delikanlım,
sen ki,ya bi köşe başında
Kaşından kan sızarak gebereceksin
Ya da bir devrimci gibi darağacında
can vereceksin.''

Şiir: Mustafa Akbulut -İbrahim Kaplan